Görmekle Susmak Arasında: Bir Kehanetin Bedeli:Kassandra’nın Laneti

Bazı lanetler, bir kılıç gibi boyna inmez. Bazıları bir sözcük gibi akar dudaklardan, ama hiçbir kulağa ulaşmaz.

Kassandra… Troya'nın en güzel yankısıydı belki de. Ne bir kraliçeydi ne de sadece bir kahin. O, gerçeği görmenin cezasını taşıyan bir kadındı. Apollo'nun aşkına karşılık kehanet isteği zihninde dolanıyordu. Aşka karşılık kehanet anlaşması yapmıştı. Apollo’nun dudaklarından süzülen kehanetin kutsamasıyla gözleri açıldı ama tam da o anda, duyulmamanın sonsuz yalnızlığına mahkûm edildi. Çünkü tanrılar, bazen verdikleri armağanı geri almazlar; sadece onu taşınmaz hale getirirler.
Kassandra’nın laneti, aslında çağlar boyunca yankılanan bir hakikatin simgesi oldu: Doğruyu bilenin değil, doğruyu söyleyenin cezalandırıldığı bir dünya.


Bugün etrafımıza bakınca her birimiz biraz Kassandra değil miyiz? Sezgilerimizle yangınları hissederiz daha dumanı yükselmeden; kalbimiz çatlak aynalar gibi kırılır gerçeği gösterdiğinde. Uyarırız sevdiklerimizi, dostlarımızı, belki kendimizi. Ama kelimelerimiz, anlam bulmak yerine boşlukta kaybolur. Çünkü insanlar duymak istediklerini duyar, hazır olduklarını kabul eder.

Kassandra, Troya’nın yıkımını gördü; ama inandırmak için gözyaşları yetmedi. Bugün de pek çok insan, kalabalıklar içinde tek başına bağırıyor. Gerçeğin çıplak sesi çoğu zaman eğlencenin, alışkanlığın, inancın gürültüsünde boğuluyor.

Belki de hepimiz bir yerden sonra "anlatmayı bırakmakla" lanetleniyoruz. Çünkü anlamayana anlatmak, suskunluktan daha gürültülü bir yalnızlık doğurur.
Ama Kassandra’nın hikâyesi sadece bir lanet değil, bir uyarıdır da:
"Gördüğünü sustuğun yerde, yalnızca şehir değil, kalpler de yanar."

Kelimeler bazen kurtarır, bazen lanetler. Ama doğru olanı konuşmak, her zaman bir cesaret meselesidir. Cesaretinizi ve anlatma çabanızı kaybetmemeniz dileğiyle.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kimlik ve Maskeler: Sosyal Medya Ve Hayatta Varlık Felsefesi

Zamanın Yazgı Ustaları: Kaderi Yeniden Yazmak

Modern Dünyada Stoacılık: Kadim Bilgeliğin Çağdaş Yansıması