Pandora'nın Laneti

Güzelliği ile baş döndüren ve Zeus tarafından yaratılması istenen bir kadın. İsmi Tanrıların armağanı anlamına gelen Pandora baş karakterdir. Pandora’ya bir kutu verilir. Kutunun hiç açılmaması gerektiği söylendiği halde merakına yenik düşüp kutuyu açan Pandora, içinde 7 tane büyük kötülük  ile insanlığı felakete, dehşete düşürmesi ve kutuyu açma anı ile süregelen bir mittir.

John William Waterhous 1849 yıllarında yaşayan Art Nouveau akımından etkilenerek tabloyu resmeden kişidir. 

Bir tanrı tarafından kadın yaratılması istenip bütün tanrıçaların kendinden bir parça verip bir insan haline getirmesi aslında insanın nasıl var oluşunu açıklayan bir tanım. Çünkü bizi de bir şeyler var etti ve bizi var ederken bize en güzel özellikleri bahşetti. Erkeklerin dünyasında ilk kadın olmayı başaran Pandora tüm tanrıçaların hediyeleri anlamına geliyor. Pandora'yı Dünyaya teslim eden Hermes hikayeye göre pandora'ya utanç ve aldatma gücünü verir. Hikayeden yola çıkarsak insanların hem aldatıp hem de aldattığı şeyden utanmanın ne demek olduğunu ve bu ikisinin aynı anda yaşanabileceği durumların var olduğunu gösteriyor.

John William Waterhouse (1849\1917) Pandora Tablosu

Pandora ile evlenmemesini ve Pandora'nın güzelliğine kanmaması için uyarılar yapılmasına rağmen evlenen epimetheus, insanların güzelliğine kanabileceğimizi ve etraftaki insanlar ne kadar uyarsa da göze bir perde inebileceğini ve onun kötü, zararlı yanlarını görmek istememeyi anlatan bir kısım. Bir yerde duymuştum; Sevgi görme kusurudur.

Mitolojik hikayede Epimetheus’un Pandora'nın ne şekilde ve ne amaçla yaratıldığını bildiği halde ona olan sevgisinden verebileceği zararı göz ardı etti çünkü sevginin her şeyini düzeltebileceğine dair bir inanış var. Pandora merakına yenik düşüp kutuyu açıyor. Kutudan yeryüzüne dert, keder, açgözlülük, öfke ,şehvet ,kibir, haset ve ölüm yayılıyor. Kutudan bir şeyler çıktığını fark eden Pandora korkup kapağı kapatıyor. Fakat bilmiyor ki içerde son bir şey geride kalmıştır o da Umut.

Belki Pandora merakına yenilip o kutuyu açtı. Fakat kötülükten sonra başka felaketlerin yayılacağını sanıp umudu hapsetti.

Kutunun İçinde Kalanlar Ve Kalamayanlar

İnsanlığın birbirlerine verdiği en büyük kötülük en iyi duyguları yok etme şekli olduğunu düşünüyorum. Açgözlülük, yalan, keder ,öfke, kibir, bunların hepsi insanların kendi iyi duygularını yok etmeleri sonucu ortaya çıktı.

Bütün kötülükler dünyaya yayılmışken hayatlar ve insanlığın gidişatını değiştirmek için sadece tek bir iyi duyguya ihtiyaç varken iyi duyguların sömürülüp üzerine bir paspas gibi örtülmesi, verilen bu kötü cezaların neden bitmediğini çok açık bir şekilde gösteriyor.

Hikayede Pandora'nın kutuda bıraktığı tek şey umuttu. İnsanlar da tıpkı Pandora gibi umudu kalplerinin en ücra köşesine yerleştiriyor. Onlara ulaşamayacak şekilde üzerini kapatıyor. Sanki korkutucu ve kötü bir şeymiş gibi çünkü umut etmekten korkar hale geldiler. İyi şeyleri düşünmekten korkar hale geldiler, yaşamaktan korkar hale geldiler, sevmekten korkar hale geldiler. Umut edemiyorlar. Bence en büyük kötülük de Pandora'nın kutuyu açtıktan sonra yayılan 7 kötülük değil. En büyük kötülük umudu unutmak ve yok etmek. Umut edemiyorlar çünkü umudu yok ediyorlar. 

Bir ressam değilim fakat resim çizmiş olsam bu tabloyu çizerdim. Umudu hatırlatan her detayı işlerdim. Tıpkı tabloda ve hikayede olduğu gibi.  İnsanların hayatında kalplerinde sakladıkları en ücra köşesine yerleştirdikleri umuda erişmeleri dileğiyle.

Cümlelerimi şu alıntı atıfla bitirmek istiyorum; 

” Umut belki de gelecek sayfadadır görmeden bilemezsin kapatma kitabı”

Cemal Süreya